Bedelsiz Edinilen Ortaklık Paylarının
Muhasebeleştirilmesi ve Vergilendirilmesi
19 Ocak 2016
GİRİŞ
Bir şirketin başka bir şirkete ortak olması, ticari hayatın olağan akışında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Şirketler çeşitlenme, gelişme ve büyüme amacıyla ortaklık ve birleşme yolunu seçmektedirler. Bazı durumlarda ise yapılan ticari anlaşmalar, bedelsiz hisse artırımları gibi sebeplerle ortak olunan şirketten bedelsiz hisse almak gündeme gelebilmektedir. İşte bu bedelsiz olarak alınan hisselerin nasıl muhasebeleştirileceği sorusu uygulamada birçok tereddütü de beraberinde getirmektedir.
Bu yazımızda bedelsiz olarak alınan hisse
senetlerinin (hisse senetlerini alanın kurumlar vergisi mükellefi olduğu kabul
edilerek), vergi kanunları karşısındaki durumu detaylı olarak incelenecektir.
1) VERGİ USUL KANUNU
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 266. maddesine göre itibari değer, her nevi
senetlerle esham (paylar, hisseler) ve tahvillerin üzerinde yazılı değerdir.
Aynı
kanunun 279. maddesinde ise, “Hisse senetleri ile fon portföyünün en az yüzde
51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım
fonu katılma belgeleri alış bedeliyle, bunlar dışında kalan her türlü menkul
kıymet borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayici yoksa veya borsa rayicinin
muvazaalı bir şekilde oluştuğu anlaşılırsa değerlemeye esas bedel, menkul
kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil)
iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının
eklenmesi suretiyle hesaplanır. Ancak, borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç
edenin kar ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle
hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler, alış bedeli ile değerlenir.” denmektedir.
Alış bedeli ise, bir iktisadi kıymetin
satın alınması karşılığı ödenen veya borçlanılan bedeli ifade etmekte olup,
sadece iktisadi kıymetin alış değerini kapsar, alışla ilgili diğer masrafları
kapsamaz.
Vergi Usul Kanunundaki bu düzenlemeler
gereği, satın alınan hisse senetlerinin alış bedeli ile aktifleştirilmesi ve
kayıt altına alınması gerekir. Bedelsiz hisse senedi edinmek bir satın alma
işlemi olmadığı için bir alış bedelinden söz edilemeyecek, bu nedenle söz konusu hisseler
itibari (nominal) değer üzerinden aktifleştirilecek yani kayıt altına
alınacaktır.
2) KURUMLAR ve GELİR VERGİSİ KANUNU
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 6. maddesi hükmünde, kurumlar
vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum
kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde ise Gelir Vergisi
Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun
“Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38. maddesinde ise bilanço
esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda
ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem içinde sahip
veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği,
işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu
suretle tespit edilmesi sırasında ise Vergi Usul Kanununun değerlemeye ilişkin
40 ve 41. maddelerine uyulacağı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda
yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, bedelsiz olarak alınan hisse
senetlerinin itibari değerleri üzerinden kurum kazancına dahil edilerek
kurumlar vergisine tabi tutulmaları gerekmektedir.
3) KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun 1. maddesinde, katma değer
vergisinin konusunun, Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve
serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerden oluştuğu
ifade edilmektedir.
Kanununun 2. maddesi ise teslimi, “bir mal
üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya
veya adına hareket edenlere devredilmesi” olarak tanımlamaktadır. Aynı maddeye
göre bir malın alıcı veya onun adına hareket edenlerin gösterdiği yere veya
kişilere tevdii de teslim hükmündedir.
Son olarak hizmet kavramının katma değer
vergisi çerçevesindeki karşılığına bakacak olursak, Kanunun 4. maddesinde,
teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler hizmet
olarak tanımlanmıştır. Bu işlemler; bir şeyi yapmak ve işlemek, meydana
getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak,
değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi, şekillerde
gerçekleşebilmektedir.
Yukarıda
açıklanan hükümler gereği bedelsiz verilen hisse senetleri Katma Değer Vergisi
Kanunun konusuna girmektedir.
Ancak anılan Kanunun “Sosyal ve Askerî
Amaçlı İstisnalarla Diğer İstisnalar” başlıklı 17. Maddesinin 4-e fıkrasında,
banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler ve sigorta
aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin
işlemleri ile Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin (24) numaralı
bendinde belirtilen kurumların kredi teminatı sağlama işlemlerinin katma değer
vergisinden istisna olduğu hükmü yer almaktadır.
Burada bedelsiz hisseyi veren kurumun
kimliği ön plana çıkmaktadır. Bedelsiz hisseyi veren kurum banka ve sigorta
muamelesi vergisine tabi bir kurum ise katma değer vergisi doğmamaktadır.
Bedelsiz hisse alımının katma değer
vergisine tabi olduğu durumlarda akla gelecek bir diğer soru, katma değer
vergisine tabi işlemler için katma değerin hangi bedel üzerinden hesaplanacağıdır.
Kanunun 27. maddesinde bedeli bulunmayan
veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka
değerler olması halinde matrahın işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya
emsal ücreti olduğu belirtilmiştir. Bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine
göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir
sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah olarak emsal bedeli veya emsal
ücreti esas alınır.
Sonuç
olarak emsal bedeli ve emsal ücreti Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit
edileceğinden, bedelsiz hisse senedi almında verginin matrahı senetlerin
itibari değeridir.
4) BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİ
6802 sayılı Gider Vergileri Kanunun 30. maddesinde BSMV’yi banka ve
bankerler ile sigorta şirketlerinin ödeyeceği hüküm altına alınmıştır. Kimlerin
banker olarak sayılacağı da aynı Kanunun 28. maddesinde belirtilmiştir.
Buna göre 6362 sayılı Sermaye Piyasası
Kanunu uyarınca Gider Vergileri Kanununda belirtilen işlemleri esas faaliyet
konusu olarak yapan aracı kurumlar banker kapsamında BSMV mükellefi olup, bu
kurumlar tarafından esas faaliyet konusu olarak yapılan hisse alım-satım
işlemlerinin BSMV’ye tabi tutulması gerekmektedir.
Ancak, bedelsiz hisse senedi verilmesi
durumunda kanun koyucunun koymuş olduğu lehe para alınması şartı
gerçekleşmediğinden dolayı, söz konusu işlem BSMV’ye tabi olmayacaktır. Başka
bir deyişle bedelsiz hisse verilmesi işleminin banker statüsünde özel yetkili
aracı kurumları tarafından yapılması halinde anılan şirket lehine herhangi bir
para kalmadığından vergilendirme söz konusu değildir.
Diğer taraftan yukarıda da değinildiği
üzere, hisse alım-satımı esas iştigal konusu olmayanlar için bu işlemler KDV’ye
tabi olacaktır. Burada belirleyici unsur işlemin esas faaliyet konusu olarak
yapılıp yapılmamasıdır.
5) VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunun 1. maddesinde, “Türkiye
Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan
malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir
şekilde bir şahıstan başka bir şahsa intikali veraset ve intikal vergisine tabi
tutulur” hükmü yer almaktadır. Burada belirtilen şahıs tanımının hakiki ve
hükmü şahıs olduğu ve mal tanımının ise menkul ve gayrimenkul şeylere dahil
olan haklar ve alacaklar olduğu, ivazsız intikalin ise hibe veya ivazsız
iktisapları içerdiği aynı Kanunun 2. maddesinde belirtilmiştir.
Anılan
hükümler çerçevesinde malların veraset yoluyla ivazsız bir şekilde bir şahıstan
başka bir şahsa geçmesi bu kanunun konusuna girmekte ve vergilendirilmesi
gerekmektedir. Ancak kurumlar vergisinin konusuna giren işlemler karşılıksız
dahi olsa veraset ve intikal vergisine tabi tutulmamaktadır.
6) DAMGA VERGİSİ KANUNU
488 sayılı Damga Vergisi Kanunu, söz konusu verginin konusunu 1. maddesinde
belirtmiştir. Buna göre Kanuna ekli 1 sayılı tabloda yazılı kâğıtlar damga
vergisine tabidir.
Bu kanundaki kâğıtlar terimi, yazılıp
imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle
düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz
edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik
ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan
belgeleri ifade eder. Kanuna ekli 1 sayılı tabloda ise, belli parayıihtiva
eden kâğıtlardan mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerin damga
vergisine tabi olduğu belirtilmiştir.
Dolayısıyla
bedelsiz verilen hisse senetleri de, itibari değer ihtiva etmeleri nedeniyle
damga vergisine tabidir.
DEĞERLENDİRME
Yukarıda, (alıcının kurumlar
vergisi mükellefi olması halinde) bedelsiz edinilen hisse senetlerinin vergi
kanunları karşısındaki durumu incelenmiş olup, aşağıda belirtilen sonuçlara
ulaşılmıştır.
·
Bedelsiz hisse senetlerinin itibari (nominal) değerleri üzerinden
aktifleştirilmesi ve kayda alınması gerekmektedir.
·
Bedelsiz hisse senetleri, itibari değer üzerinden matraha dahil edilerek
kurumlar vergisine tabi tutulmaktadır.
·
Bedelsiz hisse alımları itibari değer üzerinden KDV’ye tabidir.
·
Senetleri veren şirketin BSMV’ ye tabi olduğu durumlarda KDV söz konusu
değildir.
·
Hisselerin devrinde bir bedel söz konusu olmadığından, hisseyi veren şirket
BSMV’ ye tabi olsa da BSMV doğmamaktadır. Yani özellik arz eden bazı durumlarda
ne KDV ne BSMV ödenmemektedir.
·
Bedelsiz hisse alınması veya verilmesi işlemi kurumlar vergisine tabi
olduğu için veraset ve intikal vergisine tabi değildir.
·
Bedelsiz hisse verilmesinde itibari değerin belirtilmiş olmasından
hareketle söz konusu işlem damga vergisine tabidir. Yılmaz Sezer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder